Şempanze, Afrika'daki Kongo Nehri ve çevresine yayılış göstermiş olan Pan cinsine mensup iki insansı maymun türüne verilen genel ad. Kongo Nehri, bu iki tür arasında doğal bir çizgi oluşturur:[1]
Şempanzeler; goriller, insanlar ve orangutanlarla birlikte Hominidae familyasına mensuptur. 6 milyon yıl önce insanın atasından ayrılan şempanzeler, bu bağlamda insanın yaşayan en yakın akrabasıdır. Günümüzde yaşayan iki şempanze türü ile insanlar, Hominini oymağını oluştururlar. Panina alt-oymağının bilinen tek üyeleri olan şempanzelerin bu iki türü, yaklaşık bir milyon yıl önce birbirlerinden ayrılmıştır.
Pan cinsi, içinde insanın da bulunduğu Homininae alt-familyasına aittir. Bu cinse mensup iki tür, insanın yaşayan en yakın akrabalarıdır. Şempanze ile insanın atalarının altı milyon yıl önce birbirinden ayrıldığı bilinmektedir.[2] Mary-Claire King'in 1973'te yürüttüğü bir çalışmada, şempanze ve insanın %99'luk bir oranda DNA benzerliğine sahip olduğunu tespit edildi.[3] Ancak daha sonraları kodlamayan DNA'ların da hesaba katıldığı ayrıntılı çalışmalarla bu oranın %94 olduğu görüldü.[4] Geçmişte troglodytes ve paniscus türlerinin, günümüz insanı olan sapiens ile beraber Pan yerine Homo cinsine dahil edilmesi önerildi.
Geçmişte birçok eski insan fosili bulunduysa da, 2005 yılına kadar herhangi bir eski şempanze fosiline rastlanmadı. Doğu Afrika'da bulunan bu şempanze fosilleri, şempanzelerin günümüzde yaşadığı Orta ve Batı Afrika'yla örtüşmediği görüldü. Ancak daha sonraları Kenya'dan da şempanze fosilleri bildirilince, Pan cinsinin ve insanların ortak atalarının bu bölgede Orta Pleistosen'de beraber yaşadığı ortaya çıktı.[5]
Erkek bayağı şempanzeler 70 kg'ye ve ayağa kalktıklarında 1,7 m uzunluğa erişebilirken, dişilerin boy ve kilosu biraz daha düşüktür. Bayağı şempanzelerin uzun kolları, iki yana doğru açıldığında kendi vücut uzunluklarının 1,5 katına erişebildiği gibi, şempanzelerin kolları bacaklarından daha uzundur.[6] Bonobolar, bayağı şempanzeden biraz daha küçüktür ancak daha uzun kol ve bacaklara sahiptir. Her iki tür de bu güçlü uzun kollarını ağaca tırmanmak için kullanır. Şempanzeler yerde dört uzuvları üzerinde yürür ve el bileklerini ters döndürerek desteklik sağlarlar. Şempanzelerin geniş tabanlı ve kısa parmaklı ayakları, orangutanlara göre daha çok yürümeye elverişlidir. Ayrıca ellerinde herhangi bir nesne varken iki ayak üzerinde ileri doğru yürüyebilme yetileri vardır. Kürkleri siyah olan şempanzelerin kuyrukları olmadığı gibi, yüzlerinde, parmaklarında, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında kıl bulunmaz. Şempanzelerin gözlerinin üzerinde, kaş hizasında bulunan bir kemik, bu canlıların kafasının geriye doğru çekilen bir görüntüye sahip olmasına neden olur. Ayrıca burunları düzdür. Her ne kadar çeneleri dışa dönük olsa da, şempanzelerin dudakları sadece surat astıkları zaman dışa döner. Şempanze beyninin boyutu, insan beyninin yarısı kadardır.[7]
Şempanze testisleri 110 g ile diğer insansılarla karşılaştırıldığında (gorillerin 28 g, insanların 43 g) belirgin bir biçimde daha büyüktür. Bu durum çokkocalılığın hakim olduğu şempanze topluluklarında beliren sperm rekabeti sonucunda ortaya çıkmıştır.[8]
Yüzde açığa çıkan deri rengi, pembeden siyaha kadar değişkenlik göstermektedir. Ancak genel olarak bakıldığında, deri rengi, yaşlandıkça koyulaşır. Bonoboların görece daha uzun kolları vardır ve bayağı şempanzelere göre dik yürümeye daha çok yatkındır. Chicago Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışmada şempanze toplulukları arasında önemli genetik farklılıklar gözlendi.[9]
Şempanzeler ergenliğe 8 ilâ 10 yaşları arasında girerler. Doğal ortamda 40 yaşından fazla yaşayamasalar da, kafeste tutulan şempanzelerin 60 yaşından fazla yaşayabildikleri bilinmektedir.
Her ne kadar anatomik açıdan bayağı şempanzelerle bonobolar arasında farklılıklar çok büyük olmasa da, cinsel ve sosyal davranış yönlerinden önemli farklılıklar gözlemlenmektedir. Bayağı şempanzeler hepçil olup karmaşık sosyal ilişkiler içeren toplu avlanma etkinlikleri gösterirler. Ancak bonobolar genelde meyveyle beslendikleri gibi, daha eşitlikçi, şiddetten uzak, anaerkil ve cinsel açıdan yenilikçi davranışlar gösterirler.[10] Bonobolar sıklıkla seks yaparlar ve biseksüellik bu topluluklar arasında her iki cinsiyet için de çok yaygındır. Bonobolar cinselliği çatışmaları önlemek veya çözmek için kullanırlar. Bunun yanında farklı şempanze toplulukları arasında alet kullanma yetileri de farklılık gösterir.[11]
Bayağı şempanzeler, bonobolara göre daha fazla sinirlidir.[12]
Şempanzeler aletler yapıp bunları besin kaynaklarına ulaşmak veya sosyal gösteriler yapmak için kullanırlar. Bu canlıların birlik, sosyal etkinlik ve mevki gerektiren karmaşık ve özel avlanma stratejileri bulunur. Bu tür eylemler içinde sosyal açıdan etkileyici, yönlendirici ve hile yapıcı davranışlar gösterirler. Bunun yanında sembol kullanmayı öğrenebilirler ve insan dilini bazı basit hatlarıyla algılayabilirler. Ayrıca sayıları ve sayı dizilerini öğrenebildikleri gibi,[13] gelecek hakkında kararlar verebilirler.[14]
Şempanzeler hakkındaki en önemli keşiflerden biri, Ekim 1960'ta Jane Goodall'ın gözlemlediği alet kullanma yetisidir. Son araştırmalara bakıldığında, bu canlıların 4.300 yıl kadarlık bir süredir taş kullanabildiği görülmektedir.[15] Şempanzelerin kullandığı alet arasında termitler için kullandıkları çubuklar da yer almaktadır.[16] Yine son gözlemlere bakıldığında bayağı şempanzelerin dişleriyle sivrilttikleri taşlarla avlandıkları belirlenmiştir.[17][18] Şempanzelerin bu alet kullanma özelliklerinin keşfinden önce, sadece insanın bu yeteneği sahip olduğu düşünülmekteydi. Ancak günümüzde şempanze dışında da birçok alet kullanabilen canlı bilinmektedir.[19][20]
Son yapılan çalışmalarda, şempanzelerin grup içinde fedakâr davranışlarda bulunduğu gözlemlendi.[21][22][23] Şempanzelerdeki manevi değerlere ilişkin bulgular arasında yas tutma, "romantik aşk yaşama", "yağmur dansı", göl üzerinde batan güneşi izleme gibi doğaya hayranlık, merak ve yabani hayata saygı gibi özellikler görülmektedir. Şempanzeler, beslenen kaplumbağalar gibi diğer canlılara saygı ve empati göstermektedir. Ayrıca bu canlılarda "animizm" ve "yap-inan oyunu"nun bulunduğu bilinmektedir.[24]
Şempanzeler, insanların sözsüz iletişimine benzer iletişim özelliklerine sahiptir. Vokalizasyonlara, jestlere ve mimiklere sıkça başvuran bu canlıların beyinleri üzerinde yapılan araştırmalara bakıldığında şempanzelerin beyinlerinde dil-iletişim ile ilgili bölgenin, insan beynindeki Broca bölgesi ile birebir örtüştüğü görülmektedir.[25]
Bilim insanları uzun yıllar boyunca dil öğrenme yeteneğinin sadece insanlarda bulunan özel bir yetenek olduğunu düşündü ve bu hipotezi test etmek üzere büyük insansılara dil öğretmeye çalıştı. Allen ve Beatrice Gardner tarafından 1960'larda yürütülen ilk denemelerden birinde 51 aylık çalışma sonucunda "Washoe" adlı bir şempanzeye Amerikan İşaret Dili öğretildi. Gardner'lar, bu şempanzenin 151 işareti öğrendiğini ve bunu diğer şempanzelere kendiliğinden öğrettiğini belirtti.[26] Daha uzun süre öğrenime devam eden Washoe, 800'den fazla işaret öğrenmeyi başardı.[27]
Günümüzde halen başta Noam Chomsky ve David Premack olmak üzere birçok bilim insanının, insansıların dil öğrenme yetileri üzerine açtığı tartışmalar bulunmaktadır. Washoe'nun ilk verilerinden sonra diğer birçok insansıyla yapılan çalışma, değişik başarılar elde etti.[28] Bunlardan biri Columbia Üniversitesi'nden Herbert Terrace'ın yetiştirdiği Nim Chimpsky adlı şempanzedir. Bu şempanzeyle yapılan çalışmaların ilk raporları olumlu sonuçlar verdiyse de, Kasım 1979'da çalışmaları tekrar inceleyen ekip, şempanzenin aslında bu yeteneklerini taklite borçlu olduğunu fark etti. Terrace bunun ardından şunları söyledi: "Dil öğrenme yetisi, halen sadece insanlar için temel bir ayırt edici özellik."[29]
Kyoto Üniversitesi'ndeki Primat Araştırma Enstitüsü'nün sürdürdüğü otuz yıllık bir çalışma sonucunda, şempanzelerin 1-9 arasındaki sayıları, ifade ettiği değerle beraber öğrenebildiği belirlendi. Bir bilgisayar ekranına rastgele kutucuklar halinde yansıtılan rakamlar, birkaç saniye sonra kaldırılarak şempanzelerin bu sırayı tekrar seçmeleri istendi. Bu yolla bu canlıların görsel bellek yeteneklerinin bulunduğu görülmüştür. Japonya'da bulunan Ayumu adlı bir şempanzenin, bu testi birçok insandan daha iyi çözdüğü görüldü. Öyle ki, dünya hafıza şampiyonu Ben Pridmore bile bu testteki birçok denemede yanıldı.[30]
Gülme yeteneği sadece insanlara özgü değildir. Ancak insan ve şempanze gülüşü arasında, insanın konuşma adaptasyonları nedeniyle belirgin farklar bulunur. Ayna testi ile ölçülen öz-farkındalık testini geçen canlılarda gülme yeteneği daha belirgindir.
Şempanzeler, goriller ve orangutanlar, güreşildiğinde, kovalamacılık oynadığında, gıdıklandığında ve çeşitli fiziksel temaslarla gülme benzeri bir tepki gösterir. Bu durum çeşitli yabanî ve tutsak şempanzelerde de belgelenmiştir. Bayağı şempanzelerin gülmeleri insanlarca hemen algılanamaz. Çünkü bu türün gülmesi basit ve sık nefes alıp verme şeklindedir. İnsan-dışı primatların neşe ve eğlenceyi hissettiklerini gösteren belgeler mevcuttur. Bir çalışmada, insan ve bonobo bebekleri gıdıklanarak çıkardıkları sesler kaydedildi. Her ne kadar bonobo bebeğinin gülüşü daha yüksek frekansa ulaşsa da, her iki bebeğin de sesinin benzer bir kalıpta yinelendiği ve yüz ifadelerinin benzerlikler taşıdığı görüldü. Koltukaltı, karın gibi yerler hem insanlarda, hem şempanzelerde, ortak gıdık alma yeridir. Gıdıklandıkları zaman şempanzelerin aldığı mutluluk yaşa bağlı değildir.[31]
Yetişkin bayağı şempanzeler, özellikle erkekler, oldukça sinirli olabilirler. Bu türün kendine ait bölgeleri oldukça önemlidir ve bu yüzden diğer şempanzeleri öldürebilirler.[32] Şempanzelerin ayrıca diğer küçük maymunları da avladığı veya avlamaya çalıştığı[33][34][35] ve bu maymunların etlerini kendi topluluklarında bir "sosyal araç" olarak kullandıkları görülmüştür.[36] Şubat 2009'da Travis adında evcil bir şempanze, Stamford, Connecticut, ABD'de bir kadını yaralayıp sakat bırakınca, ülkede evcil primat satışı yasaklandı.[37]
Afrikalılar, şempanzelerle bin yıldan uzun süredir iletişim içindedir. Şempanzelerin başta Demokratik Kongo Cumhuriyeti olmak üzere çeşitli köylerde evcil olarak beslendiği bilinmektedir. Ancak günümüzde D. Kongo Cumhuriyeti'nde bulunan Virunga Ulusal Parkı'ndaki otoriteler, evcil şempanzlere el koymaktadır.[38] Avrupalılar ile şempanzelerin bilinen ilk teması, 1600'lerde, bugünkü Angola'da gerçekleşti. Portekiz Ulusal Arşivi'nde (Torre do Tombo) saklanan Portekizli kaşif Duarte Pacheco Pereira'nin (1506) günlüğü, kendi araçlarını yapıp kullanan bu canlılardan bahseder.
"Şempanze" adının ilk kullanımı 1738'de gerçekleşti. Bu isim, Tşiluba dilinde geçen, muhtemelen "taklitçi adam" veya "insansı" anlamına gelen "kivili-çimpenze" teriminden gelmektedir.[39] Daha sonraları biyoloji uzmanları, bu canlı için Pan adlı cinsi tayin ettiler. Aslında şempanzeler ve bazı insansılar, çok antik Batılı ve Arap hikâyelerinde belli belirsiz geçmektedir. Ancak tüm bunlar efsanevi ve dönem bilincinin uç sınırlarındadır. İnsansılar, Aristoteles tarafından betimlendiği gibi, İngilizce İncil'de Süleyman peygamber tarafından toplanan canlılar olarak bahsedilmektedir. (1 Kings 10:22. İbranice qőf kelimesi, bir maymunu tanımlıyor olabilir.) Maymunlar, Kur'an'da A'raf Suresi 166. Ayet'te (7:166) şu şekilde geçmektedir: "Kibirlenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik."
Bilinen ilk kıtalararası yolculuk yapan şempanze, Angola'dan alınıp 1640'ta Frederick Henry, Oranj Prensi'ne hediye olarak verildi. Bunu izleyen yıllarda diğer şempanzeler de Avrupa'ya ayak bastı. Dönemin bilim insanları, bu ilk misafirlere bakarak, şempanzeleri "pigme" olarak tanımladı ve insana benzer özelliklerinin altını çizdi. Bunu izleyen yıllarda Avrupa'daki hayvanat bahçelerine yeni şempanzeler getirildi.
Darwin'in doğal seleksiyon teorisi (1859 yılında yayımlandı) şempanzeler üzerinde bilimsel bir ilgi uyandırdı. Bunu izleyen dönemde uzun çalışmalar yapıldı. İnsanla şempanzenin akrabalığını tartışmak üzere başta davranışlar olmak üzere incelemeler başlatıldı. Bazı durumlarda şempanze zekası olduğundan çok daha fazla abartıldı. Kayda değer bir bilimsel verinin üretilemediği 19. yüzyılın sonunda, şempanzeler insanlar için büyük bir gizem olarak kaldı.
20. yüzyıl, şempanzeler üzerinde sıkça bilimsel araştırmaların yapıldığı bir asır oldu. 1960'lardan öncesine kadar şempanzelerin doğal hayattaki davranışları hakkında hemen hemen hiçbir veri yoktu. 1960 yılının Temmuz ayında Jane Goodall, Tanzanya'nın Gombe ormanlarında, şempanzelerle yaşamak üzere yerleşmesiyle, ilk belirgin veriler toplanmaya başladı. Goodall özellikle Kasakela şempanze topluluğu'nun davranışlarını inceledi. Şempanzelerin alet kullanmadaki üstün yeteneklerinin fark edilmesi, geniş ses getirdi. İlk tutarlı çalışmalar psikoloji alanında ünlü ikili Wolfgang Köhler ve Robert Yerkes tarafından yapıldı. Bu iki araştırmacı, bir laboratuvar kurup meslektaşlarıyla beraber, şempanzelerin entelektüel ve bilişsel yeteneklerini araştırmaya koyuldu. Uygulanan testler bir muza erişmek için karmaşık yollar hazırlamak gibi görece yüksek zeka düzeyi gerektirmekteydi. Yerkes, şempanzeler üzerinde II. Dünya Savaşı'na kadar çalıştı. Köhler de beş yıllık çalışmasının ardından Mentality of Apes adlı kitabını Yerkes'in çalışmaya başladığı sene olan 1925'te yayımladı. Kitapta şempanzelerin belirgin üstün zeka gerektiren davranışlarının insanlara çok benzerlik gösterdiği belirtilmektedir.[40]
Ağustos 2008'de yayımlanan American Journal of Primatology adlı yayında, Tanzanya'daki Mahale Ulusal Parkı'nda yapılan araştırmalara değinildi. Bu araştırmalara göre, şempanzelerin, insanların yakalandığı pek çok hastalığın aynısına yakalanabildiği sonucuna varıldı.[41]
Kasım 2007 itibarıyla, ABD'deki çeşitli laboratuvarlarda 1.300'ü şempanze olmak üzere 3.000'in üzerinde büyük insansı yaşamaktadır.[42] Birçok laboratuvarda şempanzeler,[43] enfeksiyonlar için aşılama bulmak adına, ameliyat ve biyopsi denemeleri adına veya uyuşturucu testi adına kullanılmaktadır.[44] Federal olarak desteklenen iki laboratuvarda şempanzeler kullanılır: Atlanta'daki Emory Üniversitesi'nde yer alan Yerkes Ulusal Primat Araştırma Laboratuvarı ve San Antonio'daki Güneybatı Ulusal Primat Merkezi.[45] Günümüze kadar beş yüz şempanze, laboratuvarlardan emekli olarak ABD ve Kanada'daki çeşitli barınaklara yerleştirildi.[43]
Biyomedikal araştırmalar için şempanzelerin kullanımı, yıllardır denenen bir yöntemdir.[46] Şempanze genomunun yayımlanmasıyla beraber, bu canlıların laboratuvar ortamlarında arttırılması için planlar yapılmaya başlandı.[45][47]
Birçok araştırmacı, şempanzelerin kendine özgü ve zeki bir canlı olduğunu, dolayısıyla araştırmalarda kullanılmamaları gerektiğini öne sürmektedir. Kaliforniya Üniversitesi, San Diego'da evrimsel biyolog ve primat uzmanı olan Pascal Gagneux, şempanzelerin insana genetik açıdan benzerliği, öz-farkındalıkları, alet kullanımı gibi özelliklerinden ötürü, insani muamele görmeleri gerektiğini söylemektedir.[45] Bunun yanında, son yapılan çalışmalarda, laboratuvar emeklisi şempanzelerin, posttravmatik stres bozukluğu gösterdiği görülmüştür.[48] Yerkes Ulusal Primat Araştırma Laboratuvarı'nın yöneticisi Stuart Zola ise buna katılmayarak National Geographic dergisine şunları söyledi: "Herhangi bir türe insanca davranmak zorunda bırakılmamızın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu ister fare, ister şempanze olsun. Ne kadar öyle olsun istesek de, şempanzeler insan değildir."[45]
Dünya üzerinde her geçen gün büyük insansıların araştırmada ve toksikoloji testlerinde kullanılmasını yasaklayan yasalar çıkmaktadır.[49] 2006 itibarıyla Avusturya, Yeni Zelanda, Hollanda, İsveç ve Birleşik Krallık, bu konuda yasaları bulunan ülkelerdir.[50]
Şempanzeler popüler kültürde sıklıka kişileştirilirler.[51] Özellikle çocuksu arkadaşlık, kader arkadaşlığı veya palyaçoluk gibi standartlaştırılmış rollerde şempanzeler rol alır.[52] Özellikle insanların sıkça komik bulduğu belirgin yüz ifadeleri, uzun kolları ve hızlı hareketleri, onları palyaçoluk gibi rollerde oynamaya elverişli kılmaktadır.[52] Bunun yanında şempanzeler, insan kıyafetleri giydirilerek sirk benzeri sahne gösterilerinde de rol alırlar.[52]
Televizyon çağında, ABD başta olmak üzere kimi ülkelerde "şempanze hareketi" gibi yeni tarzlar belirdi. Bu tarz programlarda şempanzeler insan gibi giyinirler ve ağızlarını oynatırlar, daha sonra insanlar tarafından bunlar dublajlanır.[51] Bu tarz programlara örnek olarak 1970'lerdeki Lancelot Link, Secret Chimp ve 1990'lardaki The Chimp Channel verilebilir.[51]
TV'de rol alan şempanzeler, genelde insanların cana yakın, komik arkadaşları olurlar. Buna örnek olarak 1950'lerde NBC kanalında yayınlanan Today Show adlı programın sunucusu Dave Garroway'e eşlik eden J. Fred Muggs, 1960'larda Daktari'deki "Judy" veya 1990'lardaki The Wild Thornberrys'deki "Darwin" gösterilebilir.[51] Her ne kadar köpekler (Lassie'deki gibi), yunuslar (Flipper'daki gibi), atlar (The Black Stallion'daki gibi) ve diğer insansılar (King Kong'daki gibi) çeşitli hayvanlar, filmlerin başrollerinde yer almış olsalar bile, şempanzelerin başrol oynadığı filmler pek azdır.[51] Ancak Türkiye'de 1990'ların sonunda yayınlanan "Çarli", Robert A. Heinlein'ın kısa öyküsü "Jerry Was a Man" (1947), David Brin'in 1990'lardaki Uplift serisi ve 1972 yapımı Conquest of the Planet of the Apes filmi gibi örnekler buna istisna olarak verilebilir.[51]
|coauthors=
görmezden gelindi (yardım) |ye=
görmezden gelindi (yardım) |erişim-tarihi=
kullanmak için |url=
gerekiyor (yardım) |isbn=
değerini kontrol edin: invalid character (yardım). |accessdate=
(yardım)
|accessdate=, |date=
(yardım)
Şempanze, Afrika'daki Kongo Nehri ve çevresine yayılış göstermiş olan Pan cinsine mensup iki insansı maymun türüne verilen genel ad. Kongo Nehri, bu iki tür arasında doğal bir çizgi oluşturur:
Bayağı şempanze, Pan troglodytes (Batı ve Orta Afrika) Bonobo, Pan paniscus (Demokratik Kongo Cumhuriyeti ormanları)Şempanzeler; goriller, insanlar ve orangutanlarla birlikte Hominidae familyasına mensuptur. 6 milyon yıl önce insanın atasından ayrılan şempanzeler, bu bağlamda insanın yaşayan en yakın akrabasıdır. Günümüzde yaşayan iki şempanze türü ile insanlar, Hominini oymağını oluştururlar. Panina alt-oymağının bilinen tek üyeleri olan şempanzelerin bu iki türü, yaklaşık bir milyon yıl önce birbirlerinden ayrılmıştır.